Sektör temsilcileri olarak bir orta noktası istiyoruz
Alemdar İnşaat yönetim kurulu başkanı Abdullah Alemdar konut sektöründe kredi unsurunun çok önemli bir olgu olduğunu söyledi. Alemdar; “Kredi bizim işimizin can damarı konumunda. Yani kredi faizleri yükseldiği zaman bizim işler duruyor. Kredi faizleri düştüğü zaman da haddinden fazla hızlanıyor. Biz sektör temsilcileri olarak bir orta noktası istiyoruz” dedi. ‘Sektör temsilcileri olarak bir orta noktası istiyoruz’Eylül çamaşır evi Alemdar İnşaat yönetim kurulu başkanı Abdullah Alemdar ile yaptığımız röportaj tüm hızıyla devam ediyor... Abdullah Bey, Faiz oranlarında gerilemenin başlamasıyla birlikte konut kredisine olan ilginin arttığı bir gerçek. Son 5 yılda el değiştiren konutların yarıya yakınının kredi kanalıyla satıldığı düşünüldüğünde, iç talep ve tüketici kredilerindeki bu hareketliliğin inşaat sektörünün can damarı olmaya devam edeceği belli oluyor. Bu anlamda sürecin daha sağlıklı sürdürebilmesi açısından ne önerirsiniz? Bizim bir gerçeğimiz Kredi. Şu anda Türkiye’de satılan konutların ciddi bir bölümü zaman zaman % 80’lere varan bir bölümü krediyle alınıp satılıyor. Bu şekilde düşündüğümüz zaman kredi bizim işimizin can damarı konumunda. Yani kredi faizleri yükseldiği zaman bizim işler duruyor. Kredi faizleri düştüğü zaman da haddinden fazla hızlanıyor. Biz sektör temsilcileri olarak bir orta noktası istiyoruz. Ne çok düşsün ne çok hızlansın. Belli bir doğrultuda ilerlesin istiyoruz. Fakat ülkemizin gerçekleri de var. Dünya gerçekleri de var. Birde talep ve arz gerçekleri var. Bazen çok fazla arz yapıyoruz talep arz’dan düşük olduğu için fiyatlar geriliyor. Bazen tam tersi oluyor. Talep yükseliyor. Bu sefer bizim arzımız yetişmiyor. Bu durum tamamen faiz olayının çok esnek olmasından kaynaklanıyor. 2018 sonu ve 2019 başı gibi %2,03 ve % 2,30 arası gibi bir faiz oranı uygulanırken şu anda geldiğimiz noktada % 0,64’ü uyguluyoruz. Bu ikisinin arasında nereden baksanız bir daire fiyatı var. Bu durum ister istemez talebi ya patlatıyor ya da öldürüyor. Ben şahsım adına konuşacak olursam istikrardan yanayım. Buradaki rakamları ekonomik anlamda belli bir noktada stabil bir hale getirebilirsek 20 ya da 30 baz puan gibi bir çerçeve içerisinde olursa bu bizim açımızdan da sürpriz olmaz, tüketici açısından da sürpriz olmaz herkes ne zaman ne yatırım yapacağını bilir. Bugün itibariyle çok fazla aşırı bir talep var. Mevduatlarda faiz oranları düşünce. Dolar ve altın geri gelmeye başlayınca ister istemez insanlar paralarını koruyabilmek için konuta ya da gayrimenkule yatırım yapıyor. Bence bu durumda çok sağlıklı bir şey değil. İlerleyen zaman diliminde biz bununda ters etkilerini görebiliriz. Tam tersi faizler yükseliyor insanlar konuttan kaçıyor bu kez gidip altına, dolara, borsaya ya da diğer enstüramanlara kayıyor. Bu durumda yine bizi zor duruma sokuyor. Bundan yana da değilim. Her şeyin bir orta noktasının olması taraftarıyım. Bunun içinde önümüzdeki sürecin bu şekilde ilerlemesini arzu ediyorum. Türkiye ekonomisinin lokomotifi inşaat sektörü, ekonomik ve siyasi risklere karşı oldukça hassas bir konumda... Size göre sektörün o bildiğimiz parlak günlerine dönmesi için nasıl bir yol haritası izlenmeli? Az önce söylediklerim bunun içinde var ama başka kanallarda var. Türkiye’de serbest piyasa ekonomisi var. İsteyen istediği işi yapabiliyor. İsteyen istediği sektöre girebiliyor. Vergi anlamında da inşaat sektörü payanda olarak kullanılıyor. Ben kendi adıma konuştuğum zaman “bildiğim işi yapacağım” diyorum. Bu bana en büyük ders oldu. Bundan sonrası içinde yine diğer sektörlerdeki arkadaşlarımızda bildiği işe yönelirlerse o işlerde istedikleri noktalara ilerlemeyi ya da zirvelere ulaşmayı kendilerine hedef seçerlerse tüm sektörlerde otomatikman bir durulma oluşacak. Ben İnşaatçıysam Kafe sektörüne girmeyeceğim. Kafe sektöründe ki işletmeci de gelip inşaat yapmayacak. Durum bu kadar basit. O zaman ne Kafe sektöründe enflasyon olacak ne de İnşaat sektöründe enflasyon olacak. Dolayısıyla bu iniş çıkışları hep birlikte yaşamayacağız. İnşaat sektörü olsun diğer sanayi sektörleri olsun ben kesinlikle hepsinin korunması taraftarıyım. Biz firma olarak geçmiş dönemde bu kırılganlığa dayandık ama birçok firma dayanamadı. Önümüzdeki dönemde yine bir kırılganlık döneminde yine birçok firmamızı kaybedebiliriz. Bunun sonu yok yani ben şunu anlatmaya çalışıyorum. Biz bu stabilizeyi sağlayabilirsek bütün sektörler rahat eder. Boşu boşuna paralar gitmez. Örnek verecek olursam bir Kafe sektörüne 2-2,5 milyon lira yatırım yapılıyor ama 6 ay sonra kapatılıyor. Bu doğru bir şey değil. İnşaat sektörü de dâhil olmak üzere diğer tüm sektörler de de aynı şey geçerli. Kıt imkânlar var, kıt kaynaklar var. Biz bu kıt kaynakları doğru kullanamadığımız için yeni borçlanmalar, yeni krediler ve yeni hazin sonlara doğru gidiyoruz. Dolayısıyla herkes bildiği işi yapsın. Fırıncı, fırın işini yapsın. Marketçi, marketini yapsın. Bizde inşaatımızı yapalım. Benim söylediğim budur. Sektörün parlak günlere dönmesi için şu an her ortam mevcut ama sektörün tekrar eski günlere dönmesini fırsat bilip yine bu sektöre birçok kişi farklı sektörlerden gelirse çok kısa bir gelecekte yine aynı duruma düşeriz. O yüzden hep aynı şeyi söylüyorum. Bildiğimiz işi yapmakta fayda var.