Alemdar İnşaat Yönetim Kurulu başkanı Abdullah Alemdar 31 Mart seçimleri
sonrasında ilimizdeki kentsel dönüşüm bölgelerinin bir an önce belirlenmesi
gerektiğini vurguladı. Alemdar; “Kentsel dönüşümü yapacak olan ve uygulayacak
olan belediyelerdir. Kentsel dönüşümü, bölgesel ya da ada bazlı olarak yapmamız
lazım. Bu işleri de mutlaka yerel inşaat firmalarına vermek lazım. Bu durum hem
yereldeki İnşaat firmalarını ayakta tutmak hem de kentsel dönüşüm olayını
hızlıca çözmek açısından önem taşımaktadır” dedi.
Alemdar İnşaat Yönetim
Kurulu başkanı Abdullah Alemdar, Bolu Objektif haber sitesine İnşaat sektörünün
dünü, bugünü ve yarını ile ilgili çok önemli tespitlerde bulundu…
Abdullah Bey, Türkiye
İMSAD (Türkiye İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği) Yönetim Kurulu Başkanı
Ferdi Erdoğan, Türkiye’de insanların berbere giderken bile sertifika sorduğunu
ancak aldığı konutun yeterince denetlendiğini, doğru malzeme kullanılıp
kullanılmadığını, belgeli müteahhidin binayı yapıp yapmadığına bakılmadığını
söyledi. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Sayın Ferdi Erdoğan’a
kısmen katılıyorum. Ancak ilimizdeki İnşaat kalitesi açısından bunu kabul etmem
son derece zor. Bolu’da yapı denetimler olsun, İnşaat firmaları olsun
yüksek oranda buna dikkat edilerek titizlik gösteriliyor. Sayın Başkanının
görüşüne şu açıdan bakarsak katılmamak mümkün değil. İnşaat sektörü ve yapı
kalitesinin sağlanması için 3 tane kriter olması lazım. Bunlardan ilki teknik
personel kriteri, ikincisi ciro kriteri, üçüncüsü de iş bitirme kriteri…
Bu üç tane kriteri tüm Türkiye genelinde uyguladığımız zaman ortaya daha
kaliteli daha spesifik ve daha kullanılabilir konutlar ortaya çıkacaktır. Bunun
yanında denetim mekanizmalarını daha da güçlendirmek lazım.
İnşaat sektörünün
hareketlenmesi için hangi alanlara ağırlık verilmeli? Mesela Bolu’da kentsel
dönüşüm önemli bir çıkış noktası olabilir mi?
Aslında kentsel
dönüşüm hükümetimiz tarafından çok iyi düşünülerek planlandı ve uygulamaya
konuldu. Devamında ise bazı aksaklıklar oluştu. Kanunda ve
yönetmeliklerde bazı değişiklikler yapıldı. Bu açıdan tam istediğimiz gibi
işlemedi. Kentsel dönüşümü yapacak olan ve uygulayacak olan belediyelerdir.
Başından beridir söylediğimiz gibi kentsel dönüşümü, bireysel kentsel
dönüşümden ziyade bölgesel ya da ada bazlı olarak yapmamız lazım. Bu işleri
mutlaka yerel inşaat firmalarına vermek lazım. Bu durum hem yereldeki İnşaat
firmalarını ayakta tutmak hem de kentsel dönüşüm olayını hızlıca çözmek
açısından önem taşımaktadır. Bu uygulamanın daha verimli olacağını
düşünüyorum. Burada bir konsept oluşturulmalı. Belediye’de işin içine girmeli,
gerekirse Belediye’de buradan bir pay almalı. Müteahhide de belirli bir pay
bırakılmalı. Yer sahiplerinin de mutlaka hakları verilmeli. Bunu gerekirse
oradaki yoğunluğu artırarak çözebiliriz. Gerekirse İnşaat metrekarelerini biraz
düşürerek çözebiliriz. Netice de bu üç kanalında mutlu edildiği bir sistemle
kentsel dönüşüm hızlanır ve ilimizdeki İnşaat sektörü de hareketlenmiş olur.
2019’da kentsel
dönüşüme girecek ve girmeyecek öncelikli bölgeler özellikle 31 Mart Yerel
seçimlerinden sonra belirlenmeli mi?
Zaten siyasi parti
adaylarının bununla ilgili çalışmaları var. Bizde şu anda takip ediyoruz.
Mutlaka belirlenmesi gerekiyor. Fakat burada yerel firmalarla çalışmak
gerekiyor. Yerel dışında bir kentsel dönüşüme girilecek olursa bunun Bolu’ya
hiçbir faydası olmayacaktır. TOKİ’lerin yapılmasında da gördüğümüz gibi ilimize
bir katkı sağlanmadığını gördük. Müteahhit dışarıdan geliyor, malzeme dışarıdan
geliyor. Bolu’daki esnaf hiçbir şekilde bundan bir satış imkânı sağlayamıyor ve
para tekrardan dışarıya gidiyor. Dolayısıyla Bolu’nun ekonomisine bir katkı
sağlayamıyor. Bolu’nun ekonomisine katkı sağlaması ve inşaat sektörünün ayağa
kalması açısından ivedilikle bu bölgelerin belirlenip bir konsept dahilinde
Bolu Ticaret ve Sanayi Odasına kayıtlı ve belirli geçmişi olan firmaların
üzerinden bu işlerin yürütülmesi gerekiyor.
Denetimde ciddi
eksikler var mı? Sektördeki en temel ve büyük sorunların başında, etkin piyasa
denetimi ve Yapı Yasası’nın olmaması geliyor mu? Kalitesiz ve plansız
yapılaşmadaki sorunların önüne nasıl geçilir?
1999 depreminden önce
yapılan binalarla ilgili olarak bunu söyleyebiliriz. Fakat daha sonrasında
yapılan binalarla ilgili olarak Bolu’da kesinlikle denetim problemi yoktur.
Bolu bizim diğer illerdeki çalışmalarımıza göre baktığımızda da en iyi
denetlenen ve inşaat kalitesi olarak en üst düzeyde olan illerimizden bir
tanesidir. Bu daha da iyi olabilir. Daha iyi bir denetleme sağlanabilir.
Bolu’da 1999 depreminden sonra üretilen hiçbir konutun kalitesiz olduğunu
düşünmüyorum. Kalitenin ve standardın tabii ki sonu yok. Daha iyisini yapmaya
uğraşmamız lazım. Her zaman bunun mücadelesini vermemiz gerekiyor.
İnşaat sektöründe
Maliyetlerde ve enflasyonda geçen yıl yaşanan sıçrama, fiyatlamayı
zorlaştırarak kârlılıkları olumsuz etkiledi mi?
Şimdi dövizdeki
hareket bildiğiniz gibi faizi tetikledi. Faizdeki harekette maliyetlerimizi
ciddi anlamda artırdı. Bütün sektörlerde bu sorun var. İnşaat sektörü de bundan
ciddi anlamda etkilendi. Şu anda bu maliyetleri henüz yansıtabilmiş
değiliz. 31 Mart seçimlerinden sonra yansıtmayı planlıyoruz. Neticede bir
iş kâr etmek için yapılır. Kâr edilmeden de bir yere varmak mümkün değildir. O
yüzden bu enflasyon artışlarının ve fiyat hareketlerinin konutlardaki
maliyetlere yansımadan konut almak isteyen vatandaşlarımızın bir an önce elini
çabuk tutmasını öneriyorum.
Ödeme ve tahsilâtlarda
yaşanan sıkıntıların artması beraberinde barter eğiliminin güçlenmesine neden
oldu mu?
Barter konusu benim
çok sıcak baktığım bir konu değil. Özellikle imalatta yapılacak olan barter her
zaman sorun yaratmıştır. İmalat dışında yani kesin ve net olan ürünlerde barter
yapılabilir. Firmaların nakit girdilerinin düşmesi ve paranın maliyetinin
artması noktasında önümüzdeki dönemde barter eğilimi yükselerek devam
edecektir. İşin kötü tarafı malzeme ve diğer tedarikçilerinde barter yapma güç
ve kabiliyetlerinin olmaması burada bir handikap olarak karşımıza çıkıyor bence.
Uzayan satış vadeleri
ve yükselen aylık faizler nakit akışlarını bozdu mu?
Buna hazırlıklı olan
firmalar olduğu kadar hazırlıksız yakalanan firmalarda oldu. Nakit akışlarında
dalgalanmalar zaman zaman yaşanıyor. Son aylarda konut kredilerinde ciddi bir
düşüş var. Şu anda 1,68 ve 1,58’leri görmüş durumdayız. 0,98 uygulamasının ardından
yavaş yavaş piyasaya para girişi olmaya başladı. Yeni dönemde de konut
fiyatları yükselmeden alım yapmak isteyenlerin de piyasaya girmesiyle birlikte
nakit akışının tekrar eski haline döneceğini düşünüyorum. Yaklaşık
7-8 aydan bu yana devam eden bu süreçte zaman zaman nakit akışlarında sıkıntı
olduğu doğrudur. İnşallah önümüzdeki dönemde bunun ortadan kalktığını hep
birlikte göreceğiz.
İşlerin doğru
yapılması için neler yapılmalı, hangi adımlar atılmalı?
İşlerin doğru
yapılması için öncelikle bana göre bir işyerinin gelenekselleşmesi lazımdır.
Örnek vermek gerekirse bir şoför araç kullandığı sürece her geçen gün daha da
ustalaşır. Daha da tecrübesi artar. Burada işlerin doğru yapılması için
firmalarımızın yaşlanması gerekiyor. Yani Türkiye’de de firma ömrünün artık
uzaması gerekiyor. Bizim en büyük problemimiz Türkiye’de ki firma
ömürlerinin çok kısa olmasıdır. Ülkemizdeki küçük ölçekli ortalama firma ömrü
10 yıl civarında. Bu 10 yılı biz 50 yıllara, sonrasında da 100 yıllara taşıyabildiğimiz
sürece işlerimizi doğru yapmış oluruz. Çünkü bu gelenek firmada oturduğu zaman
firmanın hayati meselesi işini doğru yapmak olacaktır. Bu gelenek oturduğu
sürece de firma işlerini doğru yapacak. Bununla ilgili olarak ben özellikle
planlama noktasında ve bu tip firmalara destek noktasında bir politika
üretilmesi taraftarıyım. Bu politikada gerekirse bazı firmalarımızın gerek
ticaret odaları gerekse de devletimizin belirli kurumları tarafından
desteklenerek örnek firma olarak ön plana çıkartılması taraftarıyım. Bunları ne
kadar çoğaltabilirsek firma ömürlerini de o kadar uzatabileceğimizi
düşünüyorum. Neticede bir ailede bir çocuğun meslek seçerken bile
bir örneğe ihtiyacı vardır. Dolayısıyla bizimde Türkiye’de yapmamız gerekenin
örnek firmalar oluşturarak bu firmalar üzerinden diğer firmalara da mesaj
vererek onlarında o politikaları izlemesini sağlamaktan geçtiğini
düşünüyorum.
2019 yılından
beklentilerinizi mikro ve makro ölçekte öğrenebilir miyiz?
Ben hayatımda hiçbir zaman karamsar olmadım. Hiçbir zamanda yatırım noktasında ve çalışma noktasında geri durmadık. Her zaman ve her dönemde işlerimizi aksatmamaya özen gösterdik. Özellikle Haziran- Temmuz ayından bu yana planladığımız bütün işleri gerçekleştirdik. Yani 2018 yılına dair yapmamız gereken her şeyi yaptık. 2019 yılı için bütün planlarımız ve bütün projelerimiz hazır. Burada söylenti ve algı yönetimine dayalı bir karamsarlık şu anda pompalanmaya çalışıyor. Ben buna kesinlikle katılmıyorum. Türkiye ekonomisi doları stabil hale getirdi. Faizlerde de her geçen gün ciddi düşüşler oluyor. Piyasaya bankaların tekrar kredi vermesiyle birlikte, kredilerin önünün açılmasıyla birlikte düşen faizler noktasında ben tekrar bir canlılık olacağını düşünüyorum. Bunun dışında bekletilen bir talebimiz var. Bu talep önce dolar düşsün diye bekletildi. Sonra faiz düşsün diye bekletildi. Şimdi de seçimden sonrası diye bekletiliyor. Bu bekletilen talebin ben seçim sonrasında atağa geçeceğini düşünüyorum. İnsanların tekrar para harcama noktasına geleceğini düşünüyorum. Zaten biz nakit döngüsünü hızlandırabilirsek otomatikman 2019 yılı bizim için tekrar bir geri dönüş yılı olacaktır. 2020 yılında da çok güzel günler yaşayacağımızı düşünüyorum. Bunun için bütün vatandaşlarımızın ve çalışanlarımızın pozitif olmaları gerekiyor. Pozitif düşünmemiz gerekiyor. Mümkünse her işletmenin bir kişi daha fazla çalıştırmak için istihdam yaratmak için mücadele etmesi gerekiyor. Bu noktada da devletimizden ticaret erbapları olarak özellikle finansman noktasında ve diğer vergilendirme noktalarında devam eden desteklerinin yine aynı şekilde devam etmesini istiyoruz. İnşaat sektörü bizim gerçeğimiz. Bir günde teknolojiye yani 4.0’a geçemeyeceğimize göre önümüzdeki 3-5 sene daha inşaat sektörünü ayakta tutmak zorundayız. İnşaat sektörü Türkiye ekonomisi için olmazsa olmazdır. Bu noktayı da göz önüne alıp inşaat sektörü ile ilgili ciddi adımlar beklediğimizi sizin aracılığınız ile özellikle vurgulamak istiyorum.